ÖĞ-DER Şuurlu Öğretmenler Derneği

ogretmenithali

Öğretmen İthali Et İthaline Benzemez
(İsmail Okutan - Öğder Samsun Şube Başkanı)

Ülkemizde bir ithal furyasıdır almış başını gidiyor. Dünyada en geniş tarım alanlarına sahip bir ülke olmamıza rağmen şeker ithali, nüfusumuzun önemli bir kısmı hayvancılıkla uğraşmasına rağmen hatta desteklenmesi durumunda nüfusumuzun iki katını besleyebilecek bir hayvancılık potansiyeline sahip olmamıza rağmen et ithalinden sonra şimdi öğretmen ithaline karar verilmiş bulunmaktadır. Et ithalatını ya da şeker ithalatını anladık da şu öğretmen ithalatını bir türlü havsalam alamıyor. Öğretmen eşya mı, canlı hayvan mı yoksa bir gıda maddesi mi ki ithal edilsin? Bilemiyorum belki de ülkemizde üretilemeyen bir sanayi parçasıdır. Hayır, hayır ülkemizin hava şartlarında, toprağında, suyunda yetişmeyen bir bitkidir galiba ithal edilmesine karar verilen.

Bir milletin kendi çocuklarını başka bir milletin öğretmenleri eliyle yetiştirmesi, terbiye etmesi bir sömürge anlayışı bile değildir. Sömürgelerde işgal vardır. Bir güç karşısında zorunlu olarak boyun eğip itaat vardır. Oysa ki burada kendi istediğimizle, bilerek ve isteyerek yabancı öğretmen getirip çocuklarımızı teslim etmek itiyoruz. Bu durum sömürgecilikten daha kötü bit durumdur. İstekli köleliktir bu. Ayrıca öğretmen ithali et ithaline benzemez. Canlı hayvan ithaline de benzemez. İthal ettiğiniz canlı hayvanı kesip etini yersiniz. İthal öğretmense bizi yer. Neslimizi yiyip geleceğimizi alır elimizden. Kültürümüzü, değerlerimizi kesip katleder. Öğretmen ithal etmeye karar verildiğine göre demek ki öğretmene de sadece bir madde gözüyle bakılıyor. Demek ki manasından ve değerinden uzaklaştırılmış bir öğretmen anlayışı var karşımızda. Oysa ki öğretmene ve alime değer vermeyen bir millet iflah olmaz.

Şimdi meseleyi ciddi boyutta ele aldığımızda aslında ülkemizde eğitime ve öğretmene dair büyük anlam kaymasına uğradığımızı anlayabiliriz. Aslında hayata dair, kendimize dair bir fikir erozyonuna uğradığımızı anlayabiliriz. Geleceğe ve terbiyeye dair bir endişemizin kalmadığını anlayabiliriz. Cumhuriyetin ilk yıllarında sistem ithal ettiğimiz Avrupa'dan şimdi öğretmen ithal etmek aslında artık tamamen Avrupa'nın hayat ve ahlakıyla bütünleşmek istediğimizi gösteriyor. Her ne kadar Cumhuriyetin ilk yıllarında sistem ithal etmiş olsak da kafa yapımız ve zihin dünyamız yine bize aitti. Yine de kendimiz gibi düşünüyorduk. Değerlerimizle yaşamak istiyorduk. Öğretmen ithali en tehlikeli, en sakıncalı, en zararlı ithalattır. Öğretmen ithali demek bunca eğitim fakültemizin varlığını inkâr etmektir. Ülkemizde hiç kimse kalmadı mı İngiliz öğretmenler getiriliyor. Bu öğretmenler elbette derslerde boş durmayacaklar, kendi yabancı kültürlerini de derslerle birlikte çocuklarımıza dayatmak isteyecekler. Su bardakta durduğu gibi durmayacak, döküldüğü bölgeyi ıslatıp tahrip edecektir mutlaka. İthal öğretmenlerin de sadece İngilizce öğretmekle yetineceklerini söylemek fazlasıyla saflık olur. İslam'a göre necis sayılan gayri Müslimlerin girdikleri yeri bozup tahrif etmeleri mümkündür.

İthal öğretmen projesi misyonerleri eğitim kurumlarımıza sokmak için yapılmış çalışmanın bir parçasıdır. Her şeyden önce Türkiye'de yetişmiş binlerce öğretmen varken 40 bin öğretmenin ithal edilmek istenmesi olması acizliktir. Fakültelerimizden mezun olup iş bekleyen binlerce öğretmen adayı varken öğretmen ithal etmek beceriksizliktir. Ülkemizde öğretmenlerin soyu kesildi mi acaba, diye düşünüyorum. Yoksa bizim üniversitelerimizde öğretmenlik yapacak yeterlilikte, kapasitede öğretmenler yetişmiyor mu? İşin aslı öteden beri ülkemizde gençlerimizin milli manevi değerlerden uzaklaşması için bir takım çalışmalar yapılmaktadır. Her şeye rağmen mevcut eğitim kadrosuyla istediklerini yaptıramıyorlar. İthal öğretmenlerle bunu gerçekleştirmek istiyorlar. Bu proje ılımlı İslam'dan sonra Hristiyanlaştırma amacına matuf bir çalışmadır. Bu aslında bir misyonerlik faaliyetidir. Adına English Kafe denilen mekânlarda, okul içinde ve dışında, hafta sonu ve yaz tatillerinde kaynaşma eğitimi adı altında misyonerlik faaliyetine zemin hazırlanacağı kuvvetli bir ihtimaldir. Korkum o ki Türkiye'deki insanları manevi değerlerinden daha çok uzaklaştıracaklar. Oysa ki yabancı dil eğitimi için pekâlâ kendimize uygun, milli yöntemler bulup geliştirebiliriz.

Ülkemizin geleceğine, milli manevi yapımıza, dolayısıyla da toplumsal yapımıza telafisi imkânsız zararlar vereceği kesin olan bu uygulamadan derhal vazgeçmek milli bir görevdir. Öğretmen ihtiyacımızı kendi insanımızdan karşılamanın daha doğru olacağına inanıyorum. Gençlerimizin ve çocuklarımızın beyinlerinde travmalara neden olabilecek böyle anlamsız bir projeden vazgeçmek yapılacak en akıllıca iştir.

06 NİSAN 2011 - MİLLİ GAZETE

Bugün Sitemize 5 ziyaretçi (10 klik) Geldi