ÖĞ-DER Şuurlu Öğretmenler Derneği

Ergenekondan Daha Önemli Olan Eğitim Meselesidir

Ülkemizin gerçek gündemi her zaman eğitim olmalıdır. Evet, açıkça ifade ediyoruz ki, Türkiye'nin asıl meselesi eğitimdir; bu mesele Ergenekon’dan, Davos’tan ve aklımıza gelebilecek olan tüm diğer sorunlardan daha öncelikli bir meselesidir. Yazık ki, bu mesele üzerinde gereği gibi durulmuyor. Eğer Fırtına bir lisenin çatısını uçurup bahçeye düşürmüşse, herkes bunu haber yapıyor; eğer bir okulda bir öğrenci gasp, darp, uyuşturucu kullanımı gibi adli bir vaka işlemişse herkes bunu haber yapıyor, asıl eğitim meselesi üzerinde kimse durmuyor. Oysaki kafamızı iki elimizin arasına alıp kafa yormamız gereken mesele eğitimdir. Bu günkü anlayışa göre eğer öğrencilerimizin karnesinde notları iyiyse hiçbir sorun yok demektir. Ahlak ve karakter gelişimi nasıl, manevi gelişimi nasıl diye kimse sormuyor? İşte biz herkesin dikkatini bu mesele üzerinde yoğunlaştırmak zorundayız. Eğitim sistemimizi bu yönde geliştirmek zorundayız.
Ülkemizdeki millî eğitim, sadece sınav sistemlerimde küçük bir takım değişikler yapılarak düzelecek bir sorun değildir, sistem temelden bozuktur. Eğitim anlayışı bakımından bozuk olduğu için A'dan Z'ye kadar bozulmuştur. O yüzden temelden ele alınması gerekiyor. Eğitim anlayışında temel değişiklikler yapılmadan hiç bir şey değişmez. İdeolojik ve materyalist bir felsefeye dayanan eğitim anlayışı, maneviyatçı anlayışa dayanmadan hiçbir sorunumuzu çözemez.
Ülkemizdeki millî eğitim, gerçekten milli olmadığı için Türk Eğitim Sisteminin genel amaçları arasında ilk sırada yazılan maddeye aykırı bir eğitim veriliyor okullarımızda.
Şimdi bu maddede geçen şu cümleyi aynen yazıyorum: Bütün bireyleri Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;
Oysaki uygulama bunun tersi olduğu için bu sistem yeni nesilleri atalarının mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil bırakmaktadır.
Şimdi bir an için kendileriyle bütünleşmeye çalıştığımız Avrupa’nın herhangi bir ülkesine gidelim, onların eğitim sistemini inceleyim, atalarının mezar taşlarını okuyamayan bir tek öğrenci bulamayız.
Şimdi bir an için İngiltere’ye gidelim, onların eğitim sistemini inceleyim: Eton Kolejinde okuyan herhangi bir son sınıf öğrencisi Shakspeare’in eserlerini okuyabilir, bundan zevk alabilir, haz alabilir. O eserlerle ilgili ciddî yazılar yazabilecek bir birikime sahip olmuştur..
Peki, onları 85 yıldır taklit eden bizde durum böyle mi? Hayır. Tam tersine bizim liselerimizde Fuzulî'yi, Bakiyi, Nefi’yi orijinal metninden okuyup anlayacak, onlardan zevk alacak hiçbir öğrenci bulamayız. Neden? Çünkü Bugün Türkiye'de, İngiltere'deki Eton koleji vb. okullar seviyesinde talim ve terbiye veren bir tek okul yoktur.
Ayrıca bu sistem çok iddialı olduğu yeni harflerle, yeni programla, yeni eğitim anlayışıyla gençliğe yazılı, edebî, zengin kültür Türkçesini de öğretememektedir. Okullarda ahlâk ve karakter terbiyesi verememektedir. Sadece sınavları kazanmaya yönelik hayattan kopuk bir takım bilgiler vermekle yetinmektedir. Yeni nesillere manevi değerleri veremediği için, mantık öğretemediği için nesillerimizi adeta biyonik robotlar olarak yetiştirmektedir. Geleneklerimizi ve Görgü kurallarımızı, vatandaşlık ve komşuluk haklarını, ana babaya karşı olan görevlerini öğretemediği için aile düzenimiz, toplumsal düzenimiz ve sokaktaki emniyetimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Eğitimin toplumsal işlevi böyle mi olacaktı? Eğitimi önce ahlak ve maneviyat temeline dayanmayan, iyiyi güzeli, doğruyu yanlışı, adaleti zulmü, hakkı batılı öğretemeyen, her yönden yeterli, vasıflı, güçlü ve hakkı üstün tutan nesiller yetiştirmeyen bir ülke, maddî bakımdan ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, ne kadar kalkınırsa kalkınsın ayakta duramaz.
Bugünkü eğitim sistemimiz millî kültür ve millî kimlik üzerine kurulu olmadığı için gençlerimiz moda, taklitçilik ve bir takım sapkın akımların peşinde sürüklenip helak olmaya doğru gitmektedirler. Bugünkü eğitim batıcılık, taklitçilik, materyalizm gibi bir takım fikirlere dayanan ideolojik bir eğitim sistemidir. Bu yüzden toplumsal barış ve mutabakatı kuramıyor. Tersine çatışmayı körüklüyor.
Bugün hep örnek gösterdiğimiz uzak doğu ve Avrupa ülkelerini ilerleten, güçlü kılan onların ekonomisi ya da teknolojisi değil, eğitim sistemidir.
Ülkemizdeki krizlerden, olaylardan, yolsuzluklardan, çeteleşmeden, yetersizliklerden ve diğer tüm olumsuzluklardan aslında eğitim sorumludur. Bugünkü eğitim sistemi Türkiye'nin dertlerine çareler ve çözümler üretecek, bu seviyede nesiller yetiştirecek bir sistem değildir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki bugün; haçlı zihniyetine sahip birileri, Siyonistler, emperyalistler, sömürgeciler ve onların ülkesine ve milletine yabancılaşmış içimizdeki destekçileri olan alacakaranlık aydınlar, işbirlikçiler, Kriptolar milletimizi cahillikle terbiye etmekten büyük zevk almaktadırlar. Milletimizi yanlış yöne sevk etmektedirler. Eğitim meselemizi kültürel ve ahlaki değerlerimizden uzaklaştırmaktadırlar.
İşte bu yüzden tekrarlıyorum, Türkiye'nin asıl meselesi eğitimdir; bu mesele, Ergenekon’dan, Davos’tan ve aklımıza gelebilecek olan tüm diğer sorunlardan daha öncelikli bir meselesidir. Yani içimizdeki eğitim krizi, Ergenekon davasından çok daha elim ve vahimdir, çok daha önemlidir. 
 

                                                                                            İsmail OKUTAN

Bugün Sitemize 17 ziyaretçi (24 klik) Geldi